I. Dava hakkı
B. Soybağının reddi
I. Dava hakkı
Madde 286 - Koca, soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava ana ve çocuğa karşı açılır.
Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır.
I-) Anayasa Mahkemesi Kararı:
Türk Medenî Kanunu’nun 286. maddesinin Anayasa’nın 2., 5., 10. ve 36. maddelerine aykırı olduğu iddia edilmiştir. Anayasa Mahkemesi bu iptal talebini T: 22.12.2006, E: 2006/161, K: 2006/116 sayılı kararı ile reddetmiştir:
“… Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre, bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık savının ciddi olduğu kanısına varırsa, bu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurmaya yetkilidir. Ancak, bu kurallar uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilmesi için, elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralın o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak yasa kuralları ise, davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikteki kurallardır.
Davacılar tarafından açılan dava nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davasıdır. Açılan dava ile nüfusta anne gözüken şahsın anne olmadığı ve gerçek annenin belirtilen şahsın olduğunun tespitine karar verilmesi istenilmektedir.
Ancak, başvuran Mahkeme başvuru gerekçesinde açılan davanın soy bağının reddi ve soybağının yeniden tesisine ilişkin olduğunu, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK.) 286. maddesindeki dava hakkının ise anneye tanınmadığını, bunun da Anayasa’ya aykırılık teşkil ettiğini ileri sürmektedir.
TMK.’nun 286. maddesinde düzenlenen dava soybağının reddi davası olup, davanın konusunu babalık karinesinin çürütülmesi oluşturmaktadır. Babalık karinesinin çürütülmesine ilişkin dava hakkı anneye tanınmamıştır. Buna göre annenin, nüfusta baba görünen şahsın baba olmadığı iddiasıyla dava açma hakkı bulunmamaktadır. Somut olayda ise, babalığa yönelik bir itiraz bulunmamakta, nüfusta anne görünen şahsın anne olmadığı iddia edilmektedir. Bu davanın ise TMK’nun 286. maddesinde düzenlenen soybağının reddi davası ile herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Bu durumda itiraz konusu Yasa kuralı başvuran Mahkemece davada uygulanacak kural değildir.
Başvurunun Mahkeme’nin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir. …” (RG. 22.11.2007; S: 26708)
II-) Yargı Kararları:
1-) Y. 2. HD, T: 23.02.2009, E: 2007/21189, K: 2009/3020:
“… 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 286/1. maddesinde; kocanın soybağının reddi davası açarak babalık karinesini çürütebileceği, bu davanın ana ve çocuğa karşı açılacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanunun 426/2. maddesine göre bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa vesayet makamınca ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atanması gerekmektedir.
Bu davada nesebi reddedilen küçük Alper ile annesinin menfaati çatışmaktadır.
Mahkemece; küçüğe kayyım tayin ettirilmesi husumetin kayyıma yöneltilmesi gösterdiği takdirde delillerin toplanması gerekirken küçüğe kayyım tayin ettirilmeden eksik inceleme ile işin esasının incelenerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ...”
2-) Y. 2. HD, T: 12.06.2008, E: 2007/10000, K: 2008/8665:
“… 1- Olayları anlatmak taraflara hukuki niteleme hakime aittir.
Genetik baba olduğunu ileri süren davacı Mustafa ile çocukların kayden annesi olduğu görülen davacı Ayla; Hakan ile Ayla’nın evliliği içinde doğan küçükler Aylin Derya ve Mert Hasan’ın babasının davacı Mustafa olduğundan bahisle soybağının reddi isteminde bulunmuşlardır.
Davacı anne Ayla’nın soybağının reddi davasını kendi adına asaleten, çocukları adına velayeten açmış olduğu görülmektedir.
Koca, soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Çocuk da dava hakkına sahiptir (TMK.m.286).
Soybağının reddi davasının anne tarafından kendi adına açılması mümkün olmadığından, davacı anne Ayla’nın kendi adına açtığı dava ile Türk Medeni Kanununun 291. madde koşulları oluşmadığından genetik baba olduğunu ileri süren davacı Mustafa’nın davasının reddine yönelik temyiz itirazları yersizdir.
2- Davacı anne Ayla’nın velayeten açtığı soybağının reddi davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Soybağının reddi davası çocuk tarafından açılabilir (TMK.m.286/2) ise de, davacı Ayla ile çocukları olan küçük Aylin Derya ve Mert Hasan arasında menfaat çatışması olmakla (TMK.m.426/2) adı geçen küçüklere kayyım atanması sağlanarak, duruşmaya çağrılıp gösterdikleri takdirde delilleri toplanıp, sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. …”
3-) Y. 2. HD, T: 01.11.2007, E: 2006/19882, K: 2007/14621:
“… Davacı dava dilekçesinde evlilik birliği içinde doğan küçük 18.04.2004 doğumlu Demir’in babası olup olmadığının tesbitini ve soybağının reddini istemiştir (TMK. md. 286). Yasal olarak davacı baba olduğundan, ayrıca babalığın tespitinden sözedilemez. 13.02.2006 tarihli Adli Tıp Kurumu raporu ile de davacının küçüğün babası olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece davacının davasının reddi gerekirken yazılı olduğu gibi “davacının davasının kabulü ile çocuğun babasının davacı olduğunun tespitine soybağının reddi talebinin reddine” şeklinde çelişkili hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. …”
III-) Türk Kanunu Medenîsi:
B NESEBİ RET
I. Koca tarafından
1- Müddet
Madde 242
Koca, doğduğuna muttali olduğu günden itibaren bir ay içinde çocuğu reddedebilir. Ret dâvası, çocuk ile anası aleyhine ikame olunur.
IV-) Madde Gerekçesi:
Yürürlükteki Kanunun 242 nci maddesini karşılamaktadır.
Madde, özellikle ikinci fıkrası açısından, yürürlükteki metinden farklı olarak ve esas itibarıyla kaynak Kanunun 256 ncı maddesi örnek alınmak suretiyle düzenlenmiştir.
Birinci fıkrada, esasen, yürürlükteki metinde yer alan ilke, dava açma süresi (yürürlükteki metinden farklı bir süre olarak) ayrı bir maddeye bırakılmak suretiyle tekrarlanmaktadır. Buna göre, koca, soybağının reddi davası açarak babalık karinesini çürütebilir. Dava ana ve çocuğa karşı açılır.
İkinci fıkrada ise, çocuğun dava açma hakkının bulunup bulunmadığı ve yürürlükteki Kanun açısından (m.241 ve m.245 hükümleri karşısında) bu konuda bir kanun boşluğu mevcut olup olmadığı sorunu, kaynak Kanunda 1976 yılında yapılan değişiklik (aynen olmasa da, genel tercih açısından) izlenmek suretiyle, açık bir çözüme kavuşturulmaktadır. Yapılan düzenlemede Tasarıda, belli koşullarda baba dışındaki kişilere soybağının reddi olanağı tanıyan bir sistemde, soybağıyla birinci derecede ve hem manevî hem de maddî açıdan ilgili olan kişiye, yani çocuğa da dava hakkının tanınması gerektiği görüşü benimsenmiştir. Bu görüş doğrultusunda kaleme alınan ikinci fıkraya göre, çocuk da soybağının reddi davası açabilir. Bu durumda, davalı sıfatı, ana ile babalığı karine olarak kabul edilen kocaya aittir.
Kaynak Kanunun 256 ncı maddesindeki “karısının üçüncü kişi tarafından gebe bırakılmasına rıza gösteren kocanın dava hakkı yoktur” şeklindeki üçüncü fıkrası alınmamıştır.
V-) Kaynak İsviçre Medenî Kanunu:
1-) ZGB:
B. Anfechtung
I. Klagerecht
Art. 256
1 Die Vermutung der Vaterschaft kann beim Gericht angefochten werden:
1. vom Ehemann;
2. vom Kind, wenn während seiner Unmündigkeit der gemeinsame Haushalt der Ehegatten aufgehört hat.
2 Die Klage des Ehemannes richtet sich gegen das Kind und die Mutter, die Klage des Kindes gegen den Ehemann und die Mutter.
3 Der Ehemann hat keine Klage, wenn er der Zeugung durch einen Dritten zugestimmt hat.
2-) CCS:
B. Désaveu
I. Qualité pour agir
Art. 256
1 La présomption de paternité peut être attaquée devant le juge:
1. Par le mari;
2. Par l’enfant, si la vie commune des époux a pris fin pendant sa minorité.
2 L’action du mari est intentée contre l’enfant et la mère, celle de l’enfant contre le mari et la mère.
3 Le mari ne peut intenter l’action s’il a consenti à la conception par un tiers.
Not: Her iki hüküm karşılaştırıldığında, madde gerekçesinde vurgulanan farklılıkların haricinde, İMK.m.256/f.1,b.2’nin çocuğun nesebin reddine ilişkin dava hakkını eşlerin müşterek yaşamının onun henüz ergin olmadığı dönemde sona ermesi şartına bağladığı görülmektedir. Bizim Medenî Kanunumuzda böyle bir sınırlamaya yer verilmemiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki İMK.m.256/f.3’e 18.12.1998 tarihli Federal Kanun ile 01.01.2001 itibariyle geçerli olmak üzere yeni bir cümle eklenmiştir.